Gazetemiz köşe yazarlarından Birgül Soytürk’ün köşe yazısı sizlerle.
DOĞRUYA DOĞRU…
“ Her doğru her yerde söylenmez “ sözüne ben inanmıyorum. Çünkü ; her doğru her yerde söylenmeli bence.
Her doğru her yerde söylenmezse, ona doğru denir mi..?
Madem her doğru her yerde söylenmeyecek, o doğrunun doğruluğunun kalır mı bir önemi..?
Söylenmeyince doğrular ; kim nerden, nasıl bilecek o zaman doğrunun kıymetini…
Ben yine söyleyeceğim, yine hatırlatacağım bildiğim doğruları.
Aynı yanlışlara düşülmesin, aynı hatalar yapıla yapıla alışkanlık haline gelmesin diye ; köşemden haykıracağım , köşemden duyuracağım doğruları sizlere değerli okuyucularım.
Kimse kimseyi kandırmasın artık..!
İnsanların ; paralı, şanlı, şöhretli, makam ve mevki sahibi olan insanların etrafında menfaatleri için, hiç umursamadan – sorgulamadan nasıl dört döndüğünü, toplandığını bilmeyenimiz var mı…
İşin garip tarafı, yalakalık – yağcılık öyle bir boyutta ki, hiç utanmak arlanmak diye bir şey de yok ne yazık ki.
*
Ya mevki ve makam hırsına kapılmış ; kibrinden, egosundan burnunun ucunu dahi göremeyen, görmeyen insanlara(!) ne demeli…
Makam ; önemli bir görev yeri, demektir.
Adı üstünde işte, görev yeri.
Egonu tatmin etmek, cebini doldurmak, insanlara tepeden bakmak, hakir görmek yeri değil kesinlikle..!
Makamların talipleri çok olur, çünkü görev yeri (makam-mevki) yüksek olunca, getirisi de yüksek olur, maaşından arabasına kadar.
Elbette bu mevkilerin , makamların ; makam odası, makam koltuğu, makam arabası, makam şoförü, makam tazminatı ve daha da önemlisi “ makam havası ” da vardır.
Makam havası, koltuktan mütevellit olsa gerek ki, bir türlü vazgeçemiyorlar koltuklarından..!
Makam ve mevkilerin bazı insanları nasıl değiştirdiğini de biliyoruz hepimiz.