Sakarya’da minibüs sürücüsü tarafından darp edilen ve cinsel saldırı girişimine uğrayan 22 yaşındaki üniversite öğrencisi M.K.’nın annesi Sevgi K. açıklamalarda bulundu.
Sakarya Kadın Platformu saat 18:00’da minibüs sürücüsü tarafından cinsel saldırı girişimine maruz kalan genç kız için bir araya geldi. Meydana gelen olaya tepkilerini dile getiren Sakarya Kadın Platformu basın açıklaması gerçekleştirdi.
GÖZYAŞLARINI TUTAMADI
Basın açıklamasına genç kızın annesi de katılım sağladı. 22 yaşındaki üniversite öğrencisi M.K.’nın annesi S.K. basın açıklamasında gözyaşlarını tutamadı.
ADALET İSTİYORUM
Acılı anne; “Adalet istiyorum yasa istiyorum. Benim kızım 2 saat boyunca mücadele etti. Neden kimse yardım etmedi kızımı. Bana dediler ki yüzünü kapat öyle çık dediler ama ben yüzümü kapatmayacağım. Ben susmayacağım. Şükürler olsun benim kızımın ölüsü gelmedi ama kızımın ölmesi mi gerekiyordu. Adalet yok, sesimi baştakiler duysun bu kadar suç kaydı olan birine nasıl insan emanet ettiler. Benim kızım da Özgecan gibi olabilirdi neden önlem alınmıyor. Eğer önlem alınmazsa çok fazla şey yaşanacak. Bunun önüne geçilsin artık” dedi.
Basın açıklamasını Yasemin Hacıeyüpoğlu yaptı. Hacıeyüpoğlu’nun açıklamaları ise şu şekilde;
Gün geçmiyor ki kadınlar erkekler tarafından tacize ,istismara uğramasın. Gün geçmiyor ki kadınlar şehir meydanlarında, evlerinde, dolmuşlarda fiziksel, cinsel, psikolojik şiddete maruz kalmasın. 28 Kasım akşamı İstanbul’daki bir üniversitede eğitim gören M.K. isimli genç kız Sakarya’da yaşayan ailesinin evine geldikten sonra Erenler İlçesinde ailesinin yaşadığı eve gitmek için bindiği minibüs sürücüsü S.S.Y’nin cinsel amaçlı saldırısına uğramıştır. M.K. isimli genç kızın ellerini bağlayıp cep telefonunu elinden alan S.S.Y. kıza tecavüz etmek istemiş genç kız karşı koyunca feci şekilde darp edildiği minibüsten kaçarak ailesinin evine sığınmış ve yaşadıklarını anlatmasının ardından fenalaşıp hastaneye kaldırılmıştır. Dün akşam saatlerinde Adapazarı’nda kaçmak üzereyken polisler tarafından yakalanan şüpheli şoförün 30 suç kaydı olduğu hırsızlık nedeniyle girdiği hapisten 8 gün önce çıktığı ortaya çıkmıştır.
Kanunen yüz kızartıcı suçları işlemiş birinin toplu taşıma aracı kullanması yasakken nasıl oluyor da bu şahıs toplu taşıma kullanıyor?
Denetim yapılmıyor mu?
Bu şehirde bu kaçıncı toplu taşıma şoförünün yaptığı taciz, tecavüz vakası?
Cinayetler, tacizler bu kadar keşmekeş bir sisteminde son bulur mu?
Şiddet gösteren erkeklere caydırıcı cezaların verilmesi önünde ne duruyor?
8 gün önce hapisten çıkmış bir insanın yeniden suç işleyecek kadar cüretkar olmasının altında yatan cezaların caydırıcı olmaması değil mi?
Bizler, çocuklarımız, kardeşlerimiz bu şehirde toplu taşıma araçlarına gönül rahatlığı ile binemeyecek miyiz?
Şehrin göbeğinde işlenen bu korkunç suçların önüne geçmemek için verilen bu çabanın sebebi nedir?
Biz, kadınları kanunlar koruyamayacaksa kim koruyacak derken, mevcut kanunların bile uygulanmadığını görüyoruz.
Bu ülkede her gün en az 4 kadın katledilmektedir. Kadınlar en yakınlarındaki erkekler tarafından fiziksel, psikolojik, cinsel şiddete uğramakta, intihar denilerek son derece şüpheli ölümlerle yaşamları çalınmaktadır. Şiddet her kesimden, her meslekten, her toplumsal kesimden kadına karşı uygulanmaktadır. Cezasızlık, korumasızlık ve hukuksuzluk nedeniyle kadına yönelen şiddet konusundaki istatistikler, dünya genelindeki bir insan hakları felaketini ortaya koymaktadır.Kadınların insanlık dışı yöntemlerle, vahşice, toplumun, devletin gözü önünde öldürülmesi ve kadına yönelik şiddetin faillerinin, eril yargı ile “tahrik” adı altında indirimlerle serbest bırakılması, şiddeti ve kadın cinayetlerini körüklemektedir.
Öfkeliyiz…
Öfkemiz kendi adımıza geleceğimiz olan çocuklarımız adına… Bir insana yapacağınız en büyük kötülük kendini yaşadığı şehirde güvende hissetmemesini sağlamaktır. Ve bu şehirde çocuklarımız, biz kadınlar kendimizi güvende hissetmiyoruz…
Kendi sesimizi duyurmaya ihtiyacımız var.
Güvende olmaya ihtiyacımız var.
Kadının kendisini güvende hissedemediği bir yerde kimse kendini güvende hissedemez.
İşte bu yüzden İstanbul Sözleşmesinin uygulanması hayati bir önem taşıyordu. Biz biliyoruz ki İstanbul Sözleşmesi kadını, çocuğu, erkeği herkesi şiddet mağduru olmaktan koruyan bir sözleşmeydi.
İstanbul Sözleşmesi tam ve etkin olarak uygulanabilseydi kadınlar kendilerini güvende hissedeceklerdi. Her birimiz dolmuşta evde sokakta huzurlu bir yaşam içinde olacaktık.
Ama Sakarya Kadın Platformu olarak bu davanın takipçisi olacağımızı bir kez daha kamuoyuna duyuruyor ve tacize istismara uğramış kadınlara asla yalnız yürümeyeceksin diyoruz.